Ceza hukukunda, bir suçun kasten mi taksirle mi yoksa başka bir saikle mi işlenip işlenmediği, büyük önem taşımaktadır.
Türk Ceza Kanunu "kast"ı şu şekilde düzenlemiştir:
Kast Madde 21-
(1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
Bir suçun kasten işlenebilmesi için; öncelikle failin, yaptığı fiilin suç olduğunu bilmesi gerekmektedir. Eğer fail, yaptığı fiilin suç olmadığını düşünüyorsa TCK md. 30'da düzenlenen "Hata" söz konusu olacaktır.
Fail, yaptığı fiilin "suç" olduğunu bilir ve bunu bilerek fiili işlerse, kasıtlı hareket ettiğini söylememiz mümkün olur. Eğer faiil, yapacağı fiilin suç olduğunu bilir ancak isteyerek değil de bir kusuru nedeniyle fiili gerçekleştirirse; taksir, bilinçli taksir veya olası kast söz konusu olabilecektir.
Kast, suç oluşturan fiilin en ağır halidir. Kasten işlenen suçlara verilen cezalar, taksir, bilinçli taksir veya olası kastla işlenen suçlara verilen cezalardan daha fazladır.
Her ne kadar failin "suçluluğu" ispat edilmesi gerekmekte ise de, suçun manevi öğesi olan "kast"ın bulumadığını failin ispat etmesi gerekmektedir. Uygulamada, kastın olmadığı noktasında tüm delillerin failce mahkemeye/savcılğa sunulması ve bu konuda girişimlerde bulunması, yerinde olacaktır.
Bu yazı 4329 kere okundu.